Yasam
Moderator
İlişkilerde, tıpkı insanın iç dünyası gibi değişim dönemlerinden geçip dönüşebilir.Klinik Psikolog, Psikoterapist Dr. Yasemin Meriç Kazdal ntv.com.tr okurlarına özel yazdı.
İlişki içerisinde bireyler, bazen uzaklaşarak kendi kabuklarına çekilebilir, bazen değişen dinamiklerle birbirlerinin ritmine uyum sağlayabilir, bazen de birlikte dinamikler oluşturabilir. Örneğin, yıllardır birbirini tanıyan iki arkadaş, hayatın farklı evrelerinde farklı yönlere savrulabilir; eskiden her gün konuşurlarken, şimdi daha az ama daha derin bir bağ kurabilirler.
İnsan, karşılaştığı kişiler ve kurduğu ilişkilerle kendini tanıma fırsatına biraz daha alan açabilir. Bu yüzden bir ilişkiye yalnızca iki kişi arasındaki bir bağ değil; aynı zamanda kendimizi, sınırlarımızı, beklentilerimizi ve sevilme biçimlerimizi keşfettiğimiz bir öğrenme alanıdır diyebiliriz.
Bir ilişkiyi sürdürebilme becerimiz aynı zamanda duygusal olgunluğumuzla da ilişkili olabilir. Sevgi ve güven bağıyla kurulmuş bir ilişki; birbirini kontrol etmekle değil, birbirine alan tanımakla büyüyüp gelişebilir. Karşımızdakini olduğu haliyle görebilmek ve onu değiştirmeye çalışmadan kabul edebilmek, olgun sevginin işaretlerinden biri sayılabilir. Zamanla fark edebiliriz ki bir ilişkide önemli olan “haklı olmak” değil, “birbirini anlamak”; anlayamıyorsak da “anlamaya çalışabilmektir”. Bazen bir adım geri çekilip sadece anlamak için dinleyebilmek, tartışmaktan çok daha iyileştirici bir etki yaratabilir.
İLİŞKİLERDE EMPATİ
Değişime ve dönüşüme açık olan, zamanla evrilen ilişkilerde empati, iki kişi arasındaki bağın temel taşı olabilir. Karşımızdakinin duygularını anlamaya çalışabilmek ve onun dünyasına yargısızca adım atabilmek, ilişkiyi derinleştirebilir. Böyle anlarda karşımızdakine sessizce şu mesaj iletilebilir:
“SENİN DUYGULARIN DA BENİM İÇİN ÖNEMLİ.”
İlişkiler her zaman aynı ritimde devam etmeyebilir. Bazıları bizimle kalabilir, bazılarıysa yolunu bizden ayrı bir yerde bulabilir. Bu nedenle biten bir ilişkiyi kişisel bir başarısızlık olarak görmek yerine, bazen sadece iki insanın artık aynı yolda yürüyemediğini ve bu doğal sürecin bir bitişi beraberinde getirdiğini fark edebilmek önemli bir nokta olabilir. Bu noktada belki de sorulması gereken soru “Neden bitti?” değil, “Bu ilişki bana ne öğretti? olabilir. Çünkü ilişkilerde kurduğumuz her bağ, bir yönüyle bizi bize anlatabilir.
İLİŞKİLERİN EVRİMİ VE İÇSEL DÖNÜŞÜM
İlişkilerin evrilmesi, bireylerin içsel dönüşümüyle paralel ilerleyebilir. Kimi ilişkiler bir dönemin ihtiyacını karşılayıp sonrasında yerini başka bir forma bırakabilir. Örneğin bir arkadaşlık daha sakin bir dostluğa, bir aşk sessiz bir hatıraya, bir aile bağı farklı bir dengeye dönüşebilir. Bu değişim kayıp olarak değil, bir gelişim süreci olarak görülebilir. Tıpkı bir ağacın mevsimlerle yapraklarını döküp, yeniden meyve vermesi gibi.
KENDİMİZLE BAŞLAYAN İLİŞKİ
Ve belki de bu süreçte derin bir evrilmeye uğrayan şey: Kendimizle kurduğumuz ilişkidir. Çünkü dış dünyadaki her bağ, iç dünyamızın bir yansıması olabilir. Kendimize karşı ne kadar anlayışlı ve şefkatliysek, dışarıya da o kadar sıcaklık yansıtabiliriz. İlişkilerdeki denge, çoğu zaman kendi içsel dengemizle başlayabilir. Örneğin, kendini eleştirmeyi bırakıp küçük başarılarını kutlayabilen biri, çevresindekilere daha güvenli ve destekleyici yaklaşabilir.
Sonunda fark edebiliriz ki ilişkiler, birbirimizi tamamlama çabası değil; birlikte büyüme alanı olabilir. Bazen öğretebilir, bazen sınayabilir, bazen de sessizce iyileştirebilir. Her ilişki, duygusal evrimimizin bir yansımasıdır; bize hem kim olduğumuzu hem de kim olabileceğimizi hatırlatır.