Dünyadan Haberler
Moderator
Yeni araştırmalar, kanser ve Alzheimer hastalığı arasında dikkat çekici bir ilişkiyi ortaya koyuyor. Kanser geçmişi olan bireylerin Alzheimer’a yakalanma riskinin daha düşük olduğu, aynı şekilde Alzheimer teşhisi konulanların da kansere yakalanma olasılığının azaldığı belirtiliyor. Bilim insanları, bu bağlantının biyolojik mekanizmalarını anlamanın yeni tedavi yolları açabileceğini düşünüyor.
Kanser ve Alzheimer, özellikle yaşlanan nüfuslarda en sık görülen ve korkulan hastalıklar arasında. Ancak yıllar önce araştırmacılar, bu iki hastalık arasında ilginç bir ters ilişki olduğunu fark etti. İlk gözlemler, kanser geçmişi olan kişilerin Alzheimer’a daha az yakalandığını, Alzheimer teşhisi alanların da kansere daha az yakalandığını ortaya koydu.
2012 yılında yapılan bir araştırmada, 65 yaş ve üzeri bin 278 kişi 10 yıl boyunca takip edildi. Sonuçlar, kanser geçmişi olan kişilerin Alzheimer’a yakalanma riskinin yüzde 33 daha düşük olduğunu gösterdi. Benzer şekilde, bu yıl üç milyondan fazla kişinin sağlık verilerini inceleyen Imperial College London araştırmacıları, kanser geçmişi olan kişilerin demans riskinin yüzde 25 daha düşük olduğunu buldu.
Bilim insanları, bu ters ilişkiyi açıklayabilecek biyolojik nedenleri araştırıyor. Bir teoriye göre, bazı genetik faktörler hem kansere hem de Alzheimer’a farklı şekilde etki ediyor. Örneğin, doku yenilenmesini destekleyen genetik yapılar, kansere yatkınlığı artırırken Alzheimer’dan koruma sağlayabilir.
Bir başka olasılık ise kanser tedavilerinin, özellikle kemoterapinin, Alzheimer’ı tetikleyen iltihaplanmayı baskılaması. Kentucky Üniversitesi'nden araştırmacılar, kanser geçmişi olan kişilerde Alzheimer ile bağlantılı beyin patolojilerinin daha az görüldüğünü ortaya koydu.
Araştırmalar ayrıca Alzheimer teşhisi konulan kişilerin kansere yakalanma olasılığının yüzde 37 daha düşük olduğunu gösteriyor. Ancak bu bulgu, bazı uzmanlarca Alzheimer hastalarının kansere yönelik tarama ve teşhis süreçlerinden yeterince geçmemesiyle de açıklanıyor.
Kanser kontrolsüz hücre büyümesi ile, Alzheimer ise sinir hücrelerinin ölümüyle ilişkilendirilir. Araştırmacılar, bu iki hastalığın zıt yönlerde ilerleyen biyolojik mekanizmalara sahip olduğunu düşünüyor. Hücrelerde enerji üretimini sağlayan mitokondrilerin işlev bozukluğu, iki hastalık arasında kilit bir bağlantı olabilir.
Bu ters ilişkiyi anlamak, hem Alzheimer hem de kanser gibi hastalıkların tedavisinde devrim yaratabilecek yeni yolların önünü açabilir. Ancak bilim insanları, bu ilişkinin kesin nedenlerini belirlemek ve daha detaylı veriler elde etmek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğunu vurguluyor.
Şimdilik, bu bulguların doğrudan bir tedaviye dönüşmesi mümkün olmasa da, kanserden kurtulanlar için gelecekte bir nebze olsun daha iyi bir senaryo çiziyor. Bilim dünyası bu ilişkiyi çözmeye çalışırken, bu şaşırtıcı bağlantı yaşa bağlı hastalıkların karmaşık yapısına dair önemli ipuçları sunuyor.