Yasam
Moderator
Osmanlı dönemindeki savaş ve yokluk zamanlarında, simitle yapılan ve 2019 yılında coğrafi işaret tescili alan Kastamonu tiridi, kentin vazgeçilmez lezzeti haline geldi.
Osmanlı döneminde, yokluk zamanlarında kadınların ellerindeki bayat simitleri ve ekmekleri değerlendirerek yaptığı Kastamonu tiridi, 2019 yılında Türk Patent Kurumu tarafından coğrafi işaret sicil belgesi verilerek tescillendi.
Kentteki restoranlarda Kastamonu simidi, kemik suyu, kıyma, yoğurt, tereyağı ve baharatlarla hazırlanan yöresel lezzete, farklı şehirlerden gelen vatandaşlar da yoğun ilgi gösteriyor.
Kastamonu'da yaşayan Köse ailesi de 3 kuşaktır tirit yemeği yaparak geçimlerini sağlıyor.
Usta Bülent Köse, tiridin yapım aşamasını şu sözlerle anlattı:
‘’Sabah saat 09.00 gibi kemik suyunu kaynatmaya başlıyoruz. Simidin taze ve çıtır olması için sabah erken saatlerde alınıp, soğutulması gerekiyor. Tüm malzemelerimiz tamamen yöreseldir; sarımsaklı yoğurt, kıyma, tereyağı gibi. Simidi önce elle doğrayıp, kemik suyuyla güzelce ıslatıyoruz. Ardından, üzerine sarımsaklı yoğurt, kuru kıyma ve kızarmış köy tereyağını ekliyoruz. Tirit yemeğine en fazla lezzeti veren ise tereyağı ve kemik suyudur. Biz de her zaman aynı lezzeti ve kaliteyi korumaya özen gösterdik. Eski müşterilerimiz hala gelmeye devam ediyor ve her geldiklerinde yemeğin tadının aynı olduğunu söylüyorlar. Bu da bizim için en büyük mutluluk."
Babasıyla birlikte Kastamonu tiridi yapan Batuhan Hasan Köse ise ''Yemeğin tarihi Osmanlı'ya kadar uzanıyor. Eskiden, şartların kısıtlı olduğu zamanlarda, bu yemek daha uygun fiyatlı bir seçenek olarak tercih edilirmiş. Osmanlı döneminde ise yokluktan dolayı yaygınlaşmış. Şimdi ise turizme hitap ediyor. Bu yemeği sabah, öğle ya da akşam, dilediğiniz her saatte yiyebilirsiniz'' diye konuştu.